Etkileyen Sözler...

(Bu yazi, on sekiz yillik bir ögrenim sürecinin ardindan yaklasik bir aylik düsünce safhasi sonucunda, bir haftadan fazla süren bir çalisma ile özel olarak bu web sitesi için hazirlanmistir.)


  1. "...Anne ve babaya iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi senin yaninda yaslanirsa, sakin onlara "öf" bile deme ve onlari azarlama. ikisine de tatli ve güzel söz söyle. Onlari esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger.
    -Bir de akrabaya, yoksula, yolda kalmisa hakkini ver. Bununla beraber malini saçip savurma. Eli siki olma, büsbütün eli açik da olma; aksi halde kinanir ve kaybettiklerinin hasretini çeker durursun.
    -Yetimin malina, rüsdüne erinceye kadar, sadece en güzel niyetle yaklasin.
    -Geçim endisesiyle çocuklarinizi öldürmeyin.
    -Zinaya yaklasmayin; çünkü o açik bir kötülük ve çok kötü bir yoldur.
    -Verdiginiz sözü de yerine getirin. Çünkü verilen söz sorumlulugu gerektirir.
    -Ölçtügünüz zaman tamamen dogru ölçün ve dogru terazi ile tartin. Bu hem daha iyi, hem de neticesi bakimindan daha güzeldir.
    -Hakkinda bilgin bulunmayan seyin ardina düsme. Çünkü kulak, göz ve gönül bunlarin herbiri yaptiklarindan sorumludur.
    -Yeryüzünde böbürlenerek yürüme; çünkü sen ne yeri yarabilir ne de boyca daglara erisebilirsin..."

  2. "iyilikle kötülük bir olmaz... Sen kötülügü en güzel bir sekilde önle. O zaman seninle arasinda düsmanlik bulunan kimse, candan bir dost gibi olur."

  3. "Kim zerre miktari kadar bir iyilik yaparsa karsiligini görür; kim de zerre miktari kadar bir kötülük yaparsa karsiligini görür."

  4. "Yetimi sakin ezme, el açip isteyeni de sakin azarlama."

  5. "...Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacaginiz kötü mali hayir (yardim, sadaka) diye vermeye kalkismayin..."

  6. "Bir topluluga duydugunuz kin sizi sakin adaletsizlige sevketmesin. Adil olun."

  7. "Kim sabreder ve affederse, süphesiz bu hareketi yapilmaya deger islerdendir."

  8. "Sen af yolunu tut, iyi olani emret ve bilgisizlere aldiris etme."

  9. "Bir topluluk baska bir toplulugu alaya almasin. Belki de alaya aldiklari kisiler kendilerinden daha iyidirler."

  10. "Birbirinizin kusurlarini arastirmayin. Biriniz digerini arkadan çekistirmesin."

  11. "insanlardan alirken ölçüp tarttiklarinda tam, onlara vermek için ölçüp tarttiklarinda ise noksan yapan hilekârlara yaziklar olsun!"

  12. "Ölçüyü tastamam yapin, eksik verenlerden olmayin. Dogru terazi ile tartin. insanlarin hakki olan seyleri kismayin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karisiklik çikarmayin."

  13. "Karsilikli rizaya dayanan ticaret hali olmasi disinda mallarinizi aranizda haksiz yollar ile yemeyin."

  14. "Mallarinizi aranizda haksiz sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanlarin mallarindan bir kismini haksiz yollarla yemeniz için o mallari hakimlere aktarmayin."

  15. "Sevdirin, nefret ettirmeyin; kolaylastirin, zorlastirmayin."

  16. "...Yumusak davran ! Gerçekten bu davranis kimde bulunursa onu süsler; kimde bulunmazsa onu da çirkinlestirir."

  17. "Bir kimse yumusak davranmaktan mahrum ise iyiligin tamamindan mahrumdur."

  18. "...Asil pehlivan kizdigi zaman kendine hakim olabilen kimsedir."

  19. "Üç kisi bir yerde otururlarken ikisi fisildasarak konusmasinlar. Çünkü bu davranis üçüncüyü üzer."

  20. "izinleri olmadan iki kisi arasina oturulmaz."

  21. "Bir kimse bir söz söyleyip sonra (acaba baska duyan oldu mu dercesine) iki tarafina bakindigi zaman, bu söz (dinleyene) emanettir."

  22. "Kisi, o müsade etmedikçe, kardesinin alis-verisi sirasinda o alis-verise girmesin ve kardesinin evlenme teklifi üzerine (ayni kisiye) evlenme teklifinde bulunmasin."

  23. "insanlarin en kötülerinden biri de, bir kisim insanlara bir yüzle baska bir kismina ise baska yüzle görünenlerdir."

  24. "Fakirlere yapilan yardim bir iyiliktir;  akrabaya yapilan yardim ise iki iyilik sayilir: Birincisi akrabayi gözetmek iyiligi, ikincisi de ona yardim etmek iyiligi."

  25. "Haset (çekememezlik) iyilikleri yer bitirir; tipki atesin odunu yiyip tükettigi gibi. Sadaka hatalari söndürür; tipki suyun atesi söndürmesi gibi."

  26. "iyi arkadas güzel koku satan kisiye benzer; ondan sana birsey degmese bile onun kokusundan sana siner. Kötü arkadas ise körükçüye benzer; sana karasindan birsey bulasmasa bile dumanindan bulasir."

  27. "insanlarla yaptigi iste onlara haksizlik etmemis, konustugunda yalan söylememis, söz verdiginde sözünden dönmemis bir kimse; sahsiyeti gelismis, adaleti görülmüs, kardesi olmak gerekmis ve arkasindan konusulmasi yasak olmus bir kimse demektir."

  28. "iyilige sebep olan, onu yapan gibidir."

  29. "ilim Çin`de de olsa aliniz..."

  30. "Sizden birisi bir kötülük görünce onu eli ile degistirsin, buna gücü yetmezse dili ile degistirsin, buna da gücü yetmezse kalbi ile bu durumu kötü görsün..."

  31. "`insanlar iyi olur, iyilik yaparlarsa biz de iyi olur iyilik yapariz; haksizlik yaparlarsa biz de haksizlik yapariz' diyen kisilerden olmayin. Aksine siz kendinizi insanlar iyi olurlarsa iyi olmaya; kötü olurlarsa haksizlik yapmamaya alistirin."

  32. "Güçsüzün incitilmeksizin hakkini alamadigi bir toplum yücelemez."

  33. "is ehil olmayana verilince kiyameti bekle!"

  34. "Herhangi birinizin elinde bir fidan varken, kiyamet kopacak olsa bile onu hemen diksin."

  35. "Gerçek zenginlik mal çoklugu degil, gönül toklugudur."

  36. "Siz erkeklerin kadinlar üzerinde hakkiniz oldugu gibi, onlarin da sizin üzerinizde haklari vardir."

  37. "Sizin en iyiniz, kadinlarina karsi en iyi olaninizdir."

  38. "Tokalasin ki kin gitsin; hediyelesin ki birbirinizi sevin ve düsmanlik gitsin."

SONUÇ:
A-) Söyledigi bu sözler, gelmesine aracilik ettigi inanç sisteminin bazi yapi taslarini olusturan kisi 571 yilinda dogdu. Çevresindeki insanlarin sevgisini ve güvenini kazanarak büyüdü. Daima örnek ve saygideger bir hayat yasadi, hiçbir kötülük ve ahlâksizlik ithamina maruz kalmadi. Aksine onu taniyan insanlar ondan bahsederken ismine "Emîn (Güvenilir)" sifatini eklediler ve öyle çagirdilar. O 610`lu yillarda bu sözleri söylemeye ve insanlara ulastirmakla görevlendirildigini söyledigi inanç sistemini yaymaya basladi.
O, savundugu bu ilkeleri baska bir insandan ögrenmedi. Kendisi dogmadan babasinin, alti yasinda iken ise annesinin vefatiyla tamamen yetim kalmisti. Önce dedesi sonra amcasi tarafindan büyütüldü. Çobanlik yapti, amcasiyla ticaret kervanlarina katildi. Öncelikle okuma yazmasi yoktu. Sonra bulundugu toplumda okuma yazmayi bilenlerin sayisi 15-20 kisi kadardi. Savaslarin ve baskinlarin yogun yasandigi ve genelde göçebe bir kabile hayatinin sürüldügü bu devrede herhangi bir okul da yoktu.
O zamanlarda, onun getirdigi ilkelerin çogunun aksine güçlünün hakli oldugu bir devir yasaniyordu. Hernekadar o zamanki insanlarda da vefa, cömertlik ve cesaret gibi bazi güzel nitelikler varsa da; kabileler birbirlerine karsi tuttuklari kin ve düsmanlik içinde yasiyorlar, savasacak düsman bulamazlarsa kardesleri ile savasiyorlardi. içki, kumar, fuhus son derece yaygindi. Kiz çocuklarini diri diri topraga gömmek gibi insanlik disi uygulamalar vardi. Kadin tüm islerinde erkegin yardimcisi oldugu halde çogu haklarindan mahrum birakilmisti. Erkek sinirsiz olarak, istedigi kadar kadinla evlenebilirdi. Bazen kadin kocasi ölünce, esya ve hayvanlar gibi miras kalirdi. Hatta bazi erkekler bazi yiyecekleri kadinlarina yasaklamislardi. Yillarca süren kan davalari, köleler ve tanri diye tapilan yüzlerce put yine bu devrin en önde gelen motiflerindendi. insanlar elleriyle yaptiklari putlara , taslara ve hatta ekmege tanri diye tapar, acikinca da bunu yerlerdi.
Bu zamanda insanlar iyinin tanimini yasadiklari toplum ve hayat sartlarina göre sadece kendi vicdanlarinda ve akillarinda buluyorlar ve ona göre davraniyorlardi.
Bu arada bahsettigimiz bu bölgede uzun zaman önce gelmis ibrahim adli bir peygamberden kalan bazi güzel nitelikleri yasamaya çalisan çok az sayida insan da vardi. Onlar kizlarini öldürmüyor, putlara tapmiyor, içki, fuhus ve kumardan uzak duruyorlardi.
Ayni zaman dilimi içerisinde yasayan bazi önemli devletlerden Bizans imparatorlugu`nda da durum pek iç açici degildi. Burada da kumar, içki, fuhus ve ahlâksizlik yaygin bir halde idi. Kölelik, en kötü sartlar altinda uygulaniyor, köleleler esyadan farksiz bir muamele görüyorlardi. Hür kisiler de bir bakima köle gibi bir hayat yasiyorlardi. Kadinlarin durumu, aile iliskileri ve hak anlayisi çok vahim bir haldeydi. Yine Sasani imparatorlugu ve Misir`da da özellikle bazi hükümdarlarin zamaninda asagi yukari benzer bozukluklar görülüyordu.
Buralarda özellikle hak kavrami çok zedelenmisti. insanlar borcundan dolayi kölelestiriliyor, hür insanlar da baskici yöneticilerin emri altinda köleden farksiz bir sekilde çalistiriliyorlardi.
Kisacasi artik insanlik -gecenin en karanlik vaktinin sabaha en yakin zaman olup aydinlanmak için günesi beklemesi gibi- kendi üzerine dogacak ve uzun zamandir unuttugu hâk, adalet, insan haklari, iyilik, dogruluk, güzel ahlâk gibi kavramlari kendisine yeniden ögretecek bir ögretmeni bekliyordu...
Ve 610`lu yillarda günlerden birgün bu ögretmen aldigi ilk vahiyle insanlara bir uyarici, bir müjdeleyici, bir rahmet ve bir sahit olarak çikageldi... Evet... Bu ögretmenin adi Hazreti Muhammed Mustafa idi (Allah`in selami onun üzerine olsun)...

Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik...(Enbiya Suresi, Ayet 107)

B-) Evet O, yukarida anlattigimiz sartlar içinde birgün çikageldi ve onun gelmesine aracilik ettigi sistem -yani iSLAM- o çagda, artik inanilacak ve tapilacak varligin bir ve tek olan Allah oldugundan, adalete ve hakka uymaktan, fakirlere yardim etmekten, yetimi korumaktan, komsu ve akrabaya iyilik etmekten, kadinlara ve çocuklara iyi davranmaktan, kadinlarin da erkekler üzerinde haklari oldugundan, anne babaya iyilikten, kölelerin de bir evlat gibi kabul edilmesi gerektiginden, insanin iyi ahlâkli olmaya çalismasi gerektiginden, yapilan hiçbir iyilik veya kötülügün karsiliksiz kalmayacagindan ve hatta hayvan haklarindan bile bahsetmeye basladi.
O`nun zamaninda ve O`ndan önceleri mutlaka savundugu bu ilkeleri bilen ve hayatinda uygulayan bazi siradan insanlar da vardir. Ancak yukarida anlatmis oldugumuz gibi O`nun yasadigi sartlar altinda ve O`nun gibi azimli, cesur ve iddiali bir sekilde, tamamen basariyi hedefleyerek; gerekirse taslanmak, yaralanmak, arkadaslarini, can dostalarini kaybetmek ve savasmak pahasina bu ilkeleri baska kimse savunmadi, savunamadi. Süphesiz O`nun bu azmi, mücadelesi ve en sonunda kazandigi büyük basari, O`nun herseyin tek sahibi olan Yüce Allah`in gerçek ve en son elçisi olmasindan kaynaklaniyordu.

C-)Bir de söyle düsünelim; bu insanin derdi ne idi ki, savunmaya kalkisacagi bu ilkelerin çogunun tersinin uygulandigi bir devirde, rahat rahat evinde oturmak veya digerleri gibi sadece kendi isi ile ugrasip suya sabuna dokunmadan hayatta kalma mücadelesi vermek varken; neden kalkip da tek ve ortaksiz bir Allah`in var olduguyla, yetim ve fakirlerin korunmasiyla; adalet, hak, temizlik, iyilik, güzel ahlâk gibi kavramlarla ugrasmaya baslamisti.
O`na ne idi yetimin horlanmasindan, O`na ne idi dilencinin azarlanmasindan, O`na ne idi bir insanin haksizliga ugratilmasindan, O`na ne idi tüm dünyayi acimasizca sarmis ve insanlik tarihine kara bir leke gibi oturmus kölelik kurumunun acimasizligindan.
Ne gerek vardi: "Komsusu aç iken tok yatan bizden degildir." demesine; ne gerek vardi: "Kardesine güleryüz göstermen, yükünü yüklemesine yardim etmen sadakadir (iyiliktir)." demesine, ne gerek vardi: "isçinizin ücretini teri kurumadan verin." demesine ve ne gerek vardi kölelik tam da alip basini gitmisken sunlari söylemesine: "Kim bir Müslüman köleyi hürriyetine kavusturursa onun her organina karsilik, kendisinin de birer organini Allah atesten kurtarir." "Köleler sizin kardesleriniz ve yakin adamlarinizdir. Allah onlari sizin hizmetinize vermistir. Kimin kardesi hizmetinde ise ona yediginden yedirsin, giydiginden giydirsin. Onlara yapamayacaklari isleri buyurmayin, eger buyurursaniz yardim edin."
Ne istiyordu bu insan? Para mi, mevki mi, baska birseyler mi? Hayir. Nitekim bu ilkeleri savunmaya baslayip taraftarlar bulmasi üzerine bulundugu sehrin zengin ve önde gelen insanlari O`nu savundugu bu ilkelerden vazgeçirmeye çalistilar. Basaramayinca baski ile amcasini araci yaptilar. Kendisine gelen amcasina O, su tarihi cevabi verdi: "Ey amca, Allah`a yemin ederim ki; günesi sag elime, ayi da sol elime koysalar yine bu isten vazgeçmem. Allah bu dini hakim kilincaya, ya da bu yolda ölünceye kadar çalisirim."
Sehirdeki karsitlari bunda basarili olamayinca direk kendisine geldiler ve söyle dediler: "Ey Muhammed! Senin için yapabilecegimiz son seyleri bildirmeye geldik. Bunlari da kabul etmezsen artik günah bizden gider. Araplar arasinda kendi kavmine senin getirdigin seyleri getiren birini görmedik. Atalarimizi (yanlis yoldaydilar diye) kötüledin, dinimizi ayipladin, putlarimiza hakaret ettin, bizi ahmak yerine koydun, birligimizi parçaladin. Basimiza bundan büyük bir bela getiremezdin. Bundan maksadin ne? Mal istiyorsan aramizda mal toplayip verelim, en zenginimiz sen ol. Mevki istiyorsan seni basimiza reis yapalim, istedigin kizi da sana alalim. Yok eger ruhî bir hastaliga yakalanmissan,  seni doktorlara götürelim ve seni kurtarmak için her türlü fedakarliga katlanalim."
Bunun üzerine O, söyle dedi: "Benim, sizin söylediklerinizle hiçbir alakam yoktur. Ben bu haberleri, ne sizin mallarinizi elde etmek, ne de basiniza kral olmak için getidim. Ancak, Allah beni sizlere peygamber olarak gönderdi. Bana bir kitap (Kur`ân) indirdi. Sizi Cennet`le müjdeleyip; Cehennem`le korkutmami istedi. Ben sadece Allah`in emirlerini sizlere ulastiran bir nasihatçiyim. Eger benim getirdiklerimi dinler ve kabul ederseniz, bu size dünya ve ahiret azigi olarak yeter. Reddederseniz bana düsen, Allah aramizda hükmünü verinceye kadar O`nun emirlerini insanlara ulastirmaya devam etmektir."
Bundan sonra da bütün baski, yildirma girisimleri ve iskencelere ragmen O, bu ilkeleri savunmaya devam etti ve sonunda hedeflenen basariya ulasti.
iste burada belirttigim noktalar da bize sunu gösterir ki; bu insanin bu ilkeleri cani pahasina savunmasi; yetimi, fakiri, adaleti, güzel ahlâki, iyiligi, insan haklarini kendine dert edinmesi, onun her seyin sahibi ve yaraticisi olan Yüce Allah`in en son ve gerçek peygamberi olmasindan kaynaklanmaktadir... Bunda hiçbir süphe yoktur...

D-) O, asagidaki sözleriyle kendisini ve getirdigi inanç sistemini söyle misallendirdi:
*"Benim ve getirdigim ilkelerin misali söyledir: Bir adam kavmine gelir ve der ki: `Ey kavmim! Saldirmak üzere size dogru gelmekte olan bir orduyu gözlerimle gördüm. Sizleri açikça uyariyorum. Hemen kaçip kurtulun.' Bunun üzerine kavminden bir grup insan ona inanir ve hemen gece kaçmak üzere yola çikar, rahatça gider ve kurtulurlar. Buna karsilik kavmindeki bir diger grup insan ise ona inanmaz ve olduklari yerde sabahlarlar. Fakat sabah vakti düsman ordusu onlara aniden baskin yapar ve hepsini öldürerek köklerini kazir. iste bu olay, bana inanarak getirdigim ilkelere uyan insanlarla; beni reddederek getirdigim bu hak ilkeleri yalanlayan insanlara bir misalidir."

*"Benimle benden önceki diger peygamberlerin misâli, su adamin misâli gibidir: Adam mükemmel ve güzel bir ev yapmistir, sadece köselerinin birinde bir tugla yeri bos kalmistir. Halk evi hayran hayran dolasmaya baslar ve (o eksikligi görüp): "Bu eksik tugla konulmayacak mi?" der. iste ben bu tuglayim ve ben peygamberlerin sonuncusuyum."
Benimle benden önceki diger peygamberlerin misâli, su adamin misâli gibidir: Adam mükemmel ve güzel bir ev yapmistir, sadece köselerinin birinde bir tugla yeri bos kalmistir. Halk evi hayran hayran dolasmaya baslar ve (o eksikligi görüp): Bu eksik tugla konulmayacak mi? der. iste ben bu tuglayim ve ben peygamberlerin sonuncusuyum.

*"Muhammed`in misali suna benzer: Birisi bir ev yaptirmis ve içinde bir ziyafet düzenlemektedir. Bunun için insanlara davetçi gönderir. Kimler bu davetçiye uyarsa eve girer ve ziyafetten yer; kim de ona uymazsa eve de giremez, ziyafetten de yiyemez...O ev Cennet`tir, davetçi de Muhammed`dir. Her kim Muhammed`e itaat ederse Allah`a itaat etmistir. Her kim de Muhammed`e asi olmussa Allah`a asi olmustur."

*"Allah Teâlâ'nin benim ile gönderdigi hidayet ve ilimin misali bir araziye bolca yagan yagmura benzer: Yagmur alan bu arazide bir kisim vardir ki burasi yagmur suyunu kabul eder (içine çeker) ve üzerinde bol bol bitkiler, otlar yetistirir. Arazinin ikinci bir kismi vardir ki, orasi yagmur suyunu biriktirir. Biriken o yagmur suyundan Allah, insanlari faydalandirir; insanlar ondan içerler, hayvanlarini ve arazilerini sulayarak ekin ekerler. Bu arazinin üçüncü bir kismi da vardir ki suyu ne üzerinde tutar, ne de üzerinde bitki yetistirir."
Allah Teâlâ'nin benim ile gönderdigi hidayet ve ilimin misali bir araziye bolca yagan yagmura benzer: Yagmur alan bu arazide bir kisim vardir ki burasi yagmur suyunu kabul eder (içine çeker) ve üzerinde bol bol bitkiler, otlar yetistirir. Arazinin ikinci bir kismi vardir ki, orasi yagmur suyunu biriktirir. Biriken o yagmur suyundan Allah, insanlari faydalandirir; insanlar ondan içerler, hayvanlarini ve arazilerini sulayarak ekin ekerler. Bu arazinin üçüncü bir kismi da vardir ki suyu ne üzerinde tutar, ne de üzerinde bitki yetistirir.
(Büyük islam alimi Gazzâlî, Hz. Muhammed (s.a.v)'in bu hadisinde birinci kismi [hidayet ve] ilimden kendileri yararlananlara, ikincisini bunlardan baskalarini da faydalandiranlara, üçüncüsünü de bu ilk iki faziletten de mahrum olanlara benzettigini belirtmistir.)

E-) Hz. Muhammed (s.a.v) insanlardan neler yapmalarini istiyordu?
O, insanlardan gelmesine aracilik ettigi din olan islam`i kabul etmelerini ve gereklerini yerine getirmelerini istiyordu. Bunun için ilk sirada "iman" yani inanmak geliyordu. iman ise sunlardan ibaretti:
1-Allah`in bir ve tek olduguna, hiçbir ortaginin bulunmadigina inanmak,
2-Allah`in melekleri olduguna inanmak,
3-Allah`in çesitli peygamberlere göndermis oldugu kitaplarin tümüne inanmak (Yani Hz. Adem, ibrahim gibi bazi peygamberlere verilen bazi sayfalar ile Zebur, Tevrat, incil ve Kur`an`a inanmak.),
4-Allah`in göndermis oldugu bütün peygamberlere inanmak,
5-Ahiret gününe ve öldükten sonra dirilmeye inanmak,
6-Kadere inanmak.

imanin ardindan su bes temel ibadetin öncelikle ve devamli yerine getirilmesini istiyordu:
1-Allah`tan baska hiçbir ilah olmadigina ve Hz. Muhammed Aleyhisselam'in onun kulu ve elçisi olduguna sahitlik etmek,
2-Günde bes kere belirli vakitlerde namaz kilmak,
3-Yaklasik olarak 85 gr altin degerinde ve ihtiyacindan fazla mali olan kisinin en az senede bir kere fakirlere malinin 2.5/100`unu zekât olarak vermesi,
4-Senede bir ay Ramazan ayinda gündüzleri oruçlu olmak,
5-Yeterli imkân bulunabildigi takdirde Mekke`ye Kâbe`yi hacca gitmek.

Özellikle ilk altisi olmak üzere bu sayilan on bir madde Hz. Muhammed (s.a.v)`in istediklerinin olmazsa olmaz temel noktalaridir. Bir kisi ilk etapta bunlari yerine getirebilir ise Müslüman olmus ve Hz. Muhammed (s.a.v)`e itaat etmis kabul edilir.
Birgün Hz. Muhammed (s.a.v)`in yanina çölden uzak mesafelerden, bir adam gelir ve aralarinda söyle bir konusma geçer:
"Adam:-Ey Muhammed, gönderdigin bir elçi bize geldi ve senin kendini Allah`in elçisi olarak tanittigini söyledi...
Hz. Muhammed (s.a.v): -Dogru söylemis...
-Madem öyle, gökyüzünü kim yaratti?
-Allah...
-Peki yeryüzünü kim yaratti?
-Allah...
-Peki, bu daglari kim dikti ve onlarda diledigi tasarrufu yapti?
-Allah...
-Öyle ise gögü yaratan, yeri yaratan ve bu daglari diken varlik askina söyle; seni Allah mi gönderdi?
-Evet...
-Bize gönderdigin elçin gündüz ve gecede bes vakit namaz kilmamiz gerektigini söyledi.
-Dogru söylemis...
-Öyle ise seni gönderen askina söyle, bunu sana Allah mi emretti?
-Evet...
-Elçin bize mallarimizdan zekât vermemiz gerektigini söyledi?
-Dogru söylemis...
-Öyle ise seni gönderen askina söyle, bunu sana Allah mi emretti?
-Evet...
-Elçin her sene Ramazan ayinda oruç tutmamiz gerektigini söyledi?
-Dogru söylemis...
-Öyle ise seni gönderen askina söyle, bunu sana Allah mi emretti?
-Evet...
-Yine elçin bizden gücü yetenlerin Kâbe`yi haccetmesi gerektigini söyledi.
-Dogru söylemis...
-Seni hak din ile gönderene yemin ediyorum ki bu saydiklarimiza ne birsey ekleyecegim ne de onlardan birsey eksiltecegim. dedi ve arkasini dönerek gitti. Onun arkasindan Hz. Muhammed (s.a.v) söyle söyledi: "Eger gerçekten sözünü yerine getirirse, mutlaka Cennet`e girecektir..."

Hz. Muhammed (s.a.v)`in dedigine göre bu olaydaki kisinin imani ve müslümanligi da onun ebedî mutluluga ulasmasina yetecektir. Hatta O: "Kalbinde bir hardal tanesi kadar iman olanin bile en sonunda Cennet`e girebilecegini." söylemistir. Bununla birlikte Kur`ân-i Kerîm ve O`nun sözlerinde belirtilen diger emirlere de uymak Müslümanlarin görevidir. Bunlara uymak bir Müslümani daha ilerilere götürecek, onu Allah`in daha çok sevdigi bir kul yapacak ve onu manevî olarak yükseltecektir. Bu konuda bakiniz Hz. Muhammed (s.a.v) ne söylüyor: "Bir kul müslüman olur ve müslümanligi da güzel olursa, Allah onun önceden islemis oldugu her kötülügü örter. Ondan sonra sira karsilik vermeye gelir. Burada bir iyilik on katindan yedi yüz katina kadar sevapla, bir kötülük ise -eger Allah affetmemis ise- yalnizca kendi misli ile karsilanir."

islam`in yukaridaki temel esaslara ek olarak uyulmasini istedigi bazi emir ve yasaklar genel olarak sunlardir:
*Bazi Emirler:
-Allah ve O`nun Elçisi Hz. Muhammed (s.a.v)`in emirlerinin hepsine uymak ve itaat etmek. Bu emirler de basta islâm Dininin kitabi olan Kur`ân-i Kerîm olmak üzere sonra Hz. Muhammed (s.a.v)`in sözlerinde bulunmaktadir.
-Allah`i ve O`nun Elçisi`ni sevmek.
-Anne-Babaya iyilik ve itaat etmek.
-Akrabaya iyilik etmek ve baglari koparmamak.
-ilim ögrenmek.
-Temiz olmak.
-Namaz için abdest almak.
-Cuma ve Bayram namazlarini kilmak.
-Zengin olanlarin Kurban Bayraminda kurban kesmesi.
-Bazi durumlarda bütün bedeni yikayarak abdest almak (Gusül Abdesti).
-Helâl kazanmak, helâl yemek ve giymek.
-Kadinlarin yabanci erkeklere karsi yüz ve elleri hariç örtünmeleri ve yabanci erkeklerin dikkatini çekmeyecek tarzda bir dis elbise giymeleri.
-Basa gelen bazi istenmeyen olaylar olursa bunlara sabretmek.
-Allah`in affedecegine inanarak, günahlarina tevbe etmek.
-Allah yolunda çalismak (Cihad).
-insanlara iyiligi emredip, kötülükten vazgeçirmeye çalismak.
-Emaneti korumak.
-Her iste dogru olmak ve haksizlik etmemek.
-Ahlâkini güzellestirmeye çalismak.

*Bazi Yasaklar:
-Allah`a ortak kosmak
-Allah`a isyan etmek.
-Haksiz yere bir insani öldürmek.
-Evlilik disi cinsel iliski (zina) yapmak.
-içki içmek.
-Yalan söylemek.
-Kumar ve sans oyunlari oynamak.
-Faiz almak ve vermek.
-Rüsvet almak ve vermek.
-Yalan yere yemin etmek.
-insanlari arkalarindan çekistirmek (Giybet), onlarla alay etmek, kötü lakap takmak, söz tasimak.
-Domuz eti yemek.
-Yetim mali yemek.
-Haniminin özel günlerinde onunla iliskide bulunmak.
-Homoseksüellik.

islam Dini irk, din, dil ve dönem ayirt etmeksizin bütün insanliga seslenir. islam`in kitabi olan Kur`ân`in sayfa olarak dizilisinde ilk hitap ve ilk direkt emir bütün insanligadir: "Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin. Umulur ki böylece korunmus olursunuz. O Rab ki, yeri sizin için bir dösek, gögü de bir tavan yapti. Gökten su indirerek onunla, size besin olsun diye çesitli ürünler çikardi. Artik bunu bile bile Allah`a ortaklar kosmayin." (Bakara Sûresi {2}, Ayet 21,22).
islam insandan dünyaya sirtini dönmesini istemez; madde ve mânâyi bir bütün olarak ele alir ve ikisine birden sahip çikar. Hz. Muhammed (s.a.v): "Sizin en hayirliniz dünyasi için ahiretini; ahireti için dünyasini terketmeyeninizdir." sözüyle buna isaret eder. Su ayetler de bu görüsümüzü destekler: "Allah`im bize bu dünyada da, öbür dünyada da iyilik ver..." (Bakara {2}, 201), "Allah`in sana verdiginden (O`nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma. Allah`in sana iyilik ettigi gibi, sen de insanlara iyilik et." (Kasas{28}, 77).
islam insan hayatinin maddî, manevî, bireysel ve toplumsal bütün alanlarina rehberlik etmeye çalisir. Bir devlet baskanina oldugu kadar basit bir vatandasa da; zenginlere oldugu kadar fakirlere de, baris için oldugu gibi savas için de; manevî mutluluk için oldugu kadar maddî mutluluk ve hatta ticaret için de direktifler verir. En basta bireyin kisiligini gelistirmeyi hedef alir; her insan Yaraticisi Allah karsisinda sahsen sorumlu olacaktir.1
 Fertlerin üstünlügü irk, renk, dil, dogulan yer ve herhangi bir pozitif sosyal statuden dolayi degil; Allah`in emirlerini en güzel sekilde yerine getiren bir insan olmaktan kaynaklanacaktir.

F-) islam dininin kitabi olan Kur`ân Hz. Muhammed (s.a.v)`e 610`lu yillarda gelen ilk vahiyle Allah tarafindan Cebrail adli melek ve daha baska birçok yollar araciligiyla 23 senede indirildi. Kur`ân`i olusturan bu vahiyler Allah`in bizzat kendi sözleri idi ve insanlarin anlayacagi bir forma sokulmus haldeydiler. ilk gelen ayet ve emir: "Yaratan Rabbinin adiyla oku!" idi. ilk zamanlarda genelde Allah`in varligini ve birligini anlatan ayetlerle inanç ile ilgili ayetler geldi. Sonraki zamanlarda da genel olarak ibadetler ve diger uygulanacak hükümler vahyedildi.
Hz. Muhammed (s.a.v) gelen vahiyleri ezberlemis oluyor bununla birlikte bu yeni ayetleri hemen vahiy kâtiplerine yazdiriyordu. Bu arada yeni gelen ayetin daha önce gelmis bulunan kismin neresine konulacagini da belirtiyordu. Ayrica arkadaslarina da bu ayetleri ezberlemelerini ve kendilerinin de yazarak çogaltmalarini istiyordu.
O ve arkadaslari önceki bazi dinlerin kitaplari konusunda insanligin yasadigi kötü tecrübeleri bildikleri için Kur`ân`in bir harfinin bile degismeden saklanmasi için çok büyük bir gayret gösteriyorlardi. Hatta Hz. Muhammed (s.a.v) Kur`ân ile karismasin diye ilk zamanlarda arkadaslarina kendi söyledigi sözleri yazmalarini bile yasaklamisti. Birakin Kur`ân`in yanlis nakledilmesini Hz. Muhammed (s.a.v) kendi söyledigi sözleri bile insanlara yanlis ulastirmayi düsünebilecek insanlar hakkinda söyle demisti: "Bizden bir söz duyup da onu duydugu gibi insanlara ulastiranin Allah yüzünü agartsin. Benim hakkimda kasten yalan konusan da atesteki yerine hazirlansin."
Ayrica her yil Ramazan ayinda Hz. Muhammed (s.a.v) Kur`ân`in o zamana kadar vahyedilmis kismini, vahyin bazi kisimlarini getiren melek olan Cebrail`e ezbere okuyor bu sirada arkadaslari da onu dinliyor ve ellerindeki yazili nüshalardan takip ederek yazdiklarini ve bildiklerini de kontrol etme firsatini buluyorlardi. (Bu uygulama günümüzde de her Ramazan ayinda özellikle Türkiye olmak üzere bütün islam ülkelerinde devam etmektedir. Kur`ân`in hepsini ezbere bilen erkek hafizlar camilerde; kadin hafizlar da evlerinde ve Kur`ân kurslarinda onlari dinlemeye gelmis müslümanlara her gün 20 sayfa olmak üzere 30 günde bütün Kur`ân`i ezberden okurlar. Dinleyenler de Kur`ân`larindan onu takip ederler, yanlis okursa düzeltirler. Buna `karsilikli okuma` manasina gelen `mukabele` adi verilir.) Hz. Muhammed (s.a.v)`in hayatinin son senesindeki Ramazan ayinda bu okuma islemi iki kere tekrarlanmis ve O bunun yakinda vefat edecegi anlamina geldiginin farkina varmisti.
Kur`ân`in vahyi Hz. Muhammed (s.a.v)`in vefatindan bir süre önce sona erdi. Bu süre zarfinda da O ve arkadaslari; her gün bes vakit kilinan namazlarinda, kendi aralarinda, sohbetlerinde devamli Kur`ân`dan kisimlar okumaya devam ettiler. Dolayisiyla bu durum ayni zamanda Hz. Muhammed (s.a.v)`e Kur`ân`in dogru saklanip saklanmadigi konusunda her zaman için ve devamli bir kontrol imkani sagladi.
O`nun vefatinin ardindan ilk Halife Hz. Ebubekir olusturdugu bir heyetle daginik Kur`ân sayfalarini bir kitap haline getirdi. Üçüncü Halife Hazreti Osman ise olusturdugu bir komisyon ile Hz. Ebubekir önderliginde olusturulmus kitaptan yedi tane daha çogaltti. Daha sonra bunlari Hz. Muhammed (s.a.v)`in arkadaslarinin huzurunda okutarak kontrol ettirdi. Sonra bu yeni kopyalari islam Devleti`nin çesitli merkezlerine gönderdi ve bundan sonra bunlarin esas alinmasini istedi.
Ne kadar güzel bir durumdur ki bugün bu kopyalardan birisi istanbul Topkapi Sarayi`nda bulunmaktadir. Bir digeri de -birkaç sayfa eksigiyle- Taskent`te bulunmaktadir. Çar dönemi Rus hükümeti bu kopyanin bir tipki basimini yaptirmistir. Onu inceledigimizde, bu metin ile günümüzdeki Kur`ân`lar arasinda hiçbir farklilik olmadigini görüyoruz. ilk ve daha sonraki yüzyillardan kalma tam veya parçalar halindeki diger el yazmasi Kur`ân metinleri için de ayni uygunluk sözkonusudur.2 Alman misyonerleri aralarinda fark aramak üzere el yazmasi Kur`ân`larin yüzlercesinin fotokopisini alip bir araya toplamislar fakat hiçbiri arasinda bir fark bulamamislardir.
Günümüze baktigimizda ise Kur`ân, milyonlarca hafizin zihninde, milyarlarca kitapta basili halde, mikrofilmlerde, bilgisayarlarin hard disklerinde, kasetlerde, CD-Rom`larda ve birçok internet sayfasinda ilk günkü sekliyle yazili durumdadir. Dolayisiyla artik bozulmasina imkân kalmamistir. Bu durum da bizlere su Kur`ân ayetindeki Allah sözünün nasil gerçeklestigine taniklik etmektedir: "Muhakkak Kur`ân`i biz indirdik ve onu biz koruyacagiz." (Hicr Suresi {15}, Ayet 9)
Kuranin bazi özelliklerini söyle siralayabiliriz:
---Kur`ân diger ilâhî kitaplardan farkli olarak toptan degil; 23 senede parça parça zamanin ve olaylarin akisina göre inmistir.
---Kur`ân en son kitaptir. Ondan sonra baska bir kitap gelmeyecektir. Getirdigi hükümler kiyamete kadar geçerli olacaktir.
---Kur`ân Hz. Muhammed (s.a.v)`in peygamber oldugunu gösteren ve hâlâ devam eden en büyük mucizesidir.
---Kur`ân`in mucizevî bir üstünlügü de kolayca ezberlenebilmesi ve Arapça bilmeyen insanlar tarafindan bile okumasinin kolayca ögrenilebilmesidir. Bugün dünyada Kur`ân`i bastan sona ezbere bilen milyonlarca hafiz vardir ve her geçen gün sayilari artmaktadir. (Ben de birgün Allah`in sevdigi bir hafiz olmayi istiyorum ve bu konuda siz degerli ziyaretçilerimin de duâlarini bekliyorum.)
---Kur`ân`in dili su an konusulmakta olan Arapça`dir. Yani günümüz Arapçasini ögrenen bir kisi hemen onun manasini anlamaya baslayabilir. Ama meselâ baska dillerde siradan bir insanin o dile ait 1400 yil önceki bir metni okuyarak anlamasi imkâniz gibi birseydir. Kur`ân`in bu özelligi de çok önemlidir. Çünkü orjinal dilinden baska yeni bir Arapça tercümesini yapmak gerekmemis ve bu yönden de hiçbir degisiklige ugramamistir. (Bana göre Kur`ân ve islam Dini`nin güzelligi ve dogrulugu Arap diline bir istikrar kazandirmis ve bunlar Arapça`nin çogu dilin basina gelen bozulmayi yasamasini büyük ölçüde önlemistir.)
---Kur`ân Arapça metni açisindan da essizdir. Onun indigi zamanda Arap siiri çok ileri bir seviyede idi. Bazi Arap sairleri Kur`ân`i duyunca, güzelligine hayran kalmis ve siirlerini de yirtarak islam`i kabul etmislerdir. Ayrica Kur`ân`i dinleyen ve mânâsini hiç anlamayan bir kisi bile ondan etkilenmekte ve gözyaslari dökebilmektedir.
---Kur`ân mânâsi açisindan da mucizedir. "Sen bundan önce ne bir yazi okur, ne de elinle onu yazardin. Öyle olsaydi yanlisa uyanlar kusku duyarlardi. (Ankebût Sûresi {29}, 48) ayetinde de belirtildigi üzere, okuma yazma bilmeyen bir Peygamberin, günümüzden 1400 yil önce, bilimsel arastirmalarin pek de olmadigi bir çagda getirdigi bir kitapta örnegin Fransiz denizci Kaptan Custo`nun son yillarda kesfettigi birbirine karismayan iki denizden bahsedilmesi; ultrason aletinin olmadigi bir çagda bir bebegin anne karnindaki gelisim safhalarindan bahsedilmesi; astronomi çalismalarinin olmadigi bir çagda ayin, günesin hareketlerinden bahsedilmesi; psikoloji çalismalarinin olmadigi bir çagda insanin psikolojik ve fizyolojik özelliklerinden bahsedilmesi; tarih, sosyoloji ve antropoloji çalismalarinin olmadigi bir çagda geçmis milletlerle ilgili çesitli olaylarin anlatilmasi gibi birçok konu insani hayrete düsürmekte ve aciz birakmaktadir. Yeni bilimsel gelismeler Kur`ân`in gerçekligini her geçen gün dogrulamaktadir.
---Kur`ân`in bahsettigi bazi konular sunlardir: inanç, ibadet, ahlâk, hukukî hükümler, nasihat ve tavsiyeler, insanlara mükâfat ve cezalarin bildirilmesi, ilmî gerçekler, geçmis insanlara ait olaylar, duâlar vs.
---Kur`ân`in tasidigi gerçekler kiyamete kadar bütün insanlarin ve çaglarin ihtiyacini karsilayacak degerdedir. Bilim ondaki gerçeklerle hiçbir zaman çeliskiye düsmemis ve düsmeyecektir.3 insan ona uydugu takdirde mutsuzluklarindan kurtulacak ve huzuru bulacaktir. Çünkü o kitabi herseyin yaraticisi, sonsuz bilgi ve kudret sahibi Allah indirmistir. Nasil yeni bir bilgisayar programi aldigimizda onu tam kapasite ile ve sorunsuz kullanabilmek için programcisinin yazdigi kullanim kilavuzunu okuyorsak; insani ve evreni sorunsuz taniyabilmemiz için bunlarin programcisi Allah`in gönderdigi Kur`ân`i okumak gerekir.

Burada son olarak Goethe`nin (1748-1832) `Bati-Dogu Divani' adli kitabindan Kur`ân ile ilgili bir sözünü vermek istiyorum. Diyor ki: "Kur`ân`in içinde pek çok tekrarlar vardir. Onu okudugumuz zaman bu tekrarlar bizi usandiracak saniliyor, fakat biraz sonra bu kitap bizi kendisine çekiyor. Bizi hayranliga ve sonunda büyük saygiya götürüyor."

G-) Yukarida da belirttigimiz gibi Hz. Muhammed (s.a.v)`in getidiklerine inanip müslüman sayilabilmek için, O`ndan önce Allah`in gönderdigi bütün kitap ve peygamberlere de inanmak sarttir. Hiçbir müslüman: "Ben sadece Hz. Muhammed (s.a.v)`e ve Kur`ân`a inanirim; fakat diger kitap ve peygamberlere inanmam." diyemez. Veya: "Ben isa hariç bütün peygamberlere, incil hariç bütün kitaplara inanirim.", "Musa, Zebur ve Tevrat`i kabul etmem." diyemez. Müslümanlar bütün ilahi kitaplarin tahrif edilmemis ilk hallerine ve bütün peygamberlere iman ederler. Kur`ân`in bu konudaki bir ayeti söyledir (Bu ayeti özellikle Türkiye`li müslümanlar hergün gece (yatsi) namazlarindan sonra okumayi adet edinmislerdir. Ayrica bu ayetin de içinde bulundugu yaklasik yarim sayfalik kismin müslümanlar için özel bir önemi vardir.): "Peygamber ve mü`minler Rabbleri tarafindan kendilerine indirilene iman ettiler. Her biri Allah`a, meleklerine, kitaplarina, peygamberlerine iman ettiler. `Allah`in peygamberlerinden hiçbiri arasinda ayirim yapmayiz. isittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz affina sigindik! Dönüs sanadir.' dediler."
Kur`an`da adi geçen peygamberler sunlardir: "Âdem, idris, Nuh, Hûd, Salih, Lût, ibrahim, ismail, ishâk, Yakub, Yusuf, Suayb, Harun, Musa, Davud, Süleyman, Eyyub, Zülkifl, Yunus, ilyas, Elyasa`, Zekeriyya, Yahya, isa, Muhammed."(Allah`in selami hepsinin üzerine olsun.) Müslümanlar bütün bu peygamberleri gönülden sever ve getirdiklerine iman eder.


SU AN YAZININ ORTASINDASINIZ. DEVAMINI OKUMAK iÇiN LÜTFEN BURAYA TIKLAYINIZ.




Bu sayfa hakkindaki duygu ve düsüncelerinizi buraya yazarak diger insanlarla paylasabilirsiniz:

Bu sayfayi begenmek ve paylasmak isterseniz buraya tiklayiniz:
Share

Facebook'taki özel sayfamizi begenmek ve toplulugumuza katilmak için buraya tiklayiniz:
- Sitemizin Bütün Bölümlerini Her Sayfada Bulunan Asagidaki Baglantilari Kullanarak Gezebilirsiniz -
E-kart ve Duvar Kagitlari Site Ana Sayfasi 3 Boyutlu Allah (cc) Lafizlari
Çiçek Resimleri Allah'in 99 ismi (Esmâ'ul Hüsnâ) 3 Boyutlu Hz. Muhammed (sav) isimleri
Manzara Fotograflari Klasik Hat Sergisi 1 | 2 | 3 | 4 | 3 Boyutlu Besmele Çizimleri
Dijital Motifler Sergisi 2 Boyutlu Çesitli Çizimler 3 Boyutlu Kelime-i Tevhidler
Türk Bayragi ve M.Akif Ersoy Eserleri islami E-kart ve Duvar Kagitlari 3 Boyutlu Çesitli Çizimler
40 Hadis-i Serif Eseri Projesi - - - Gençler için Seçme 40 Hadis Metni
RAMAZAN ÖZEL SAYFALARIMIZ
Ramazan Özel E-Tebrik Kartları Ramazan Özel Eserleri Slayt Gösterisi İngilizce-Arapça Slayt Gösterisi
Çiçek Resimleri Sergisi: | Versiyon I | - | Versiyon II         | - |         Mobil Duvar Kagidi Çiçek Resimleri: | Versiyon I | - | Versiyon II
Pembe Güller Kirmizi Güller Beyaz Güller Sari Güller Karma Güller Kirmizi Laleler Beyaz Laleler Sari-Kirmizi Lale Karma Laleler Çuha Çiçekleri
Hercai Menekse Afrika Meneksesi Kirmizi Sardunya Pembe Sardunya Katmer Sardunya Karma Sardunya Begonyalar Mine Çiçekleri Açelyalar Papatyalar
Yildiz Çiçekleri Sümbül-Ortanca Nilüfer-Petunya Küpe-Cam Güzeli Karanfil-Gelincik Gündüz Sefasi Zambak 1 - 2 - 3 Karma Çiçekler-1 Karma Çiçekler-2 Karma Çiçekler-3
- Manzara Fotograflari Kisminin Alt Sayfalari -
Bogaz Asya Bogaz Avrupa Eminönü Karaköy Besiktas Ortaköy Üsküdar Bursa Karadeniz
istanbul Civari Sultan Ahmet Beyazit Fatih Harem Yalova Gaziantep Mekke Medine
- Diger Linkler -
Site Haritasi E-posta - Bize Ulasin Ziyaretçi Mesajlari
Hizmetlerimiz Hakkimizda | Sitemize Link Vermek | - | Sitemize Reklam Vermek |
- Dil Seçimi ve Sitede Arama -
Arabic - Bulgarian - Chinese - Croatian - Czech - Danish - Dutch - English - Filipino - Finnish - French - German - Greek - Hebrew - Hindi - Indonesian - Italian - Japanese - Korean - Latvian - Lithuanian - Norwegian - Polish - Portuguese - Romanian - Russian - Serbian - Slovak - Slovenian - Spanish - Swedish - Turkish - Ukranian - Vietnamese - Türkçe Karakterleri Aç

Copyright © islamiSanat.net, Artislamic.com. 5846 Sayili Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu dahilinde, bu web sitesinin her hakki saklidir. Sitenin içerigini olusturan resim ve yazilarin internet üzerinde herhangi bir sekilde malzeme olarak kullanilmasi ve baska bir web sitesine aktarilmasi yasaktir. Bununla birlikte web sitesi olan ziyaretçiler, begendikleri eserlerden "en fazla bes tanesini", "eserler üzerinde hiçbir degisiklik yapmamak sartiyla" sitelerinde kullanabilirler. Bu sitenin içerigini olusturan resim ve yazilarin "ticaret" ve "-ücretsiz bile olsa- genele dagitim" gibi maksatlarla CD veya diger depolama araçlarina kaydedilmesi ve herhangi bir materyal üzerine baski ve kopyasinin yapilmasi yasaktir. Bununla birlikte ziyaretçiler, begendikleri resim ve yazilari yalnizca kendi "sahsî" ve "ticari olmayan" kullanimlari için kayit ortamlarinda saklayabilir, çiktisini alabilirler. Burada izin verilenler disindaki kullanimlar için islamiSanat.net Eserlerinin Kullanim ve Telif Sartlari yazisini inceleyiniz.


Bu sayfayi son yenileme tarihi: 30.Eylül.2004

REKLAM ALANI